Bugün sizinle bu sefer konuyla pek de alakalı olmayan bir filmden bahsetmek istiyorum.
Marry And Max filmi hakkında konuşuyorum.O da Flat Stanley gibi mektup arkadaşlığını anlatan bir film.Bu filmi izlediğim ilk zaman aklıma hemen mektup arkadaşlığı ve ardından Flat Stanley geldi.
Bu film bir kaç insan tarafından ön yargıya alınıp beğenilmese de ben gerçekten beğendim.İçinde geçen din vb.şeyler insanı biraz rahatsız ediyor sanki.Sanırım ondan.Biraz gönderme var.Adam Elliot yazmış bu filmi.8 yaşında, ailesi tarafından önemsenmeyen,durumları pek iyi olmayan Mary Daisy Dinkle adında Avusturalyalı bir kız çocuğu.En sevdiği çay Early Grey,'Early Grey' demeyi çok seviyor.Büyünce Early Grey adında biriyle evlenmek istiyor.Max ise yalnız (bu Mary için de geçerli)40lı yaşlarda obez bir adam.Psikolojik sorunları var.İkisinin de ortak özellikleri var bunlardan biri aynı filmi sevmeleri.Mary diğer bir özelliğiyse alnının ortasında kahverengi bir leke bulunması.Yetişkin olunca bundan kurtuluyor.Annesi,sürekli içki içiyor,yaşlı ve arada bir hırsızlık yapıyor.Kızına bunu söyleyemiyor 'ödünç alıyorum'diyor.İşte yine annesi aynı şeyi postanede yaparken Mary,bebeklerin Amerika'da nereden geldiğini merak ettiği için bir kitap alıyor.Bu kitapta orada yaşayan insanların ismi var,birini buluyor. :)
Neyse alıyor kağıt kalem yazıyor .'Sevgili Max Jerry Horowitz;Ben 8 yaşındayım şöyle bir hayatım var:'falan yazıyor.Bir süre sonra bu obez adama bu mektup geliyor.Uzun süre cevap verip vermeyeceğini düşünüyor.Hatta sinir krizi geçiriyor.Bu adamın kendine göre sinirini yatıştırma biçimi var:
En sonunda cevap veriyor ve hızlıca uzun bir metinle anlatıyor hayatını.Mary'nin çevresinde büyünce evleneceği Nick var.Kekeme ve Popodobulos adında soy adı var, soyadı söylemekte zorlanıyor.Babası çay poşetlerini zımbalıyor.Bir süre sonra emekli oluyor ve yeni işinden sonra ölüyor.Max in ise Ivy adından komşusu ,bir balığı,bir hayali arkadaşı ve psikoloğu var.Ekmek arası çikolata yemeğe bayılıyor.Piyango kazanınca bu parala yiyecek alıyor ve kalan parayı Ivy ye veriyor o da başka birine.Sonra Ivy ölüyor.Ivy yaşarken sık sık Max e bakıyor.Fakat gözleri iyi göremeyince bazı aksilikler oluyor,söyleyemiyor.Ayıp olmasın diye.İşte Mary'nin annesi:
Marry nin annesi yanlışlıkla zehir içiyor ve ölüyor.Mary ,büyüyor,üniversiteye gidiyor,doktorasını yapıyor.Mary, özgüven içerisindeyken ,Max iyi değil.Psikoloji mezunu Mary tezinde Max 'i kullanıyor ve kitabını ona yolluyor.Sık sık yazışan bu iki dost birbirlerine hediye göndermekten hiç çekinmiyor.Max ise bunu görünce sinirleniyor.Daktilosundaki 'M' harfini söküp bir şey yazmadan Mary'e gönderiyor ve uzun süre konuşmuyorlar.Mary buna çok üzülüyor ve Nickle de araları açılınca Nick evden gidiyor.Nick,mektup arkadaşına aşık oluyor.İyice üzülen Mary, intihara kalkışıyor.Fakat eski eşinden hamileyken oluyor bu.Gönderdiği 'Üzgünüm'mesajını alan Max ,bu sefer mektup gönderiyor.Postacı geliyor ve Mary buna çok seviniyor.Ardından bebeğiyle Amerika'ya gidiyor.Geldiğinde ise Max'i ölmüş olarak görüyor.Sesleniyor.Max'in cansız bedeni tavana bakıyor.Huzur içinde ölüyor Max.Evi geziyor Mary.Kendisinin gönderdiği hediyeleri görünce mutlu oluyor.Hemen sonrasında bebeğini kenara koyup tavana baktığında gönderdiği mektuplar tavanda asılı durumda.Hemen sonra bir not:Sen benim en yakın arkadaşımsın,sen benim tek arkadaşımsın.Göz yaşıyla sonlandıracağınız bir film.
Filmin sonunda bir mesaj var :Ailemizi kendimiz seçmiyoruz,neyse ki arkadaşlarımız öyle değil.(Tam hatırlamıyorum böyle bir şeydi).Arkadaşlığın önemini anlatan bir film.Kimileri mektup arkadaşı olmadığı için anlamıyor olabilir ama ben anlıyorum.
Neden kustuklerini anlamadim.
YanıtlaSilÇünkü Mary onu tezinde kullanıyor ve o da buna sinirleniyor.Sanırım iyi anlatamamışım.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil